Bireysel Başvuru Konusu Yapılamayacak İşlemler
ANAYASA MAHKEMESİNİN KURULUŞU VE YARGILAMA
USULLERİ HAKKINDA KANUN
Kanun No. 6216
Bireysel başvuru hakkı
MADDE 45–
(1) Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.
(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.
(3) Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz.
|
————— 0 —————–
RG No :28600-RG T. : 27.03.2013
B.No : 2012/837-K.T: 05.03.2013
10.30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve
Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un, “Bireysel başvuru hakkı”” kenar başlıklı 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası şöyledir:
“Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamaz. “
17.Bir yasama işleminin, temel hak ve özgürlüğün ihlaline neden olması durumunda, bireysel başvuru yoluyla doğrudan yasama işlemine değil ancak yasama işleminin uygulanması mahiyetindeki işlem, eylem ve ihmallere karşı başvuru yapılabilecektir. Bu şekilde bireysel başvuru yolunun kullanılabilmesi için söz konusu işlem, eylem ve ihmallere karşı varsa başvurulabilecek kanun yollarının da daha öncesinde tüketilmiş olması gerekmektedir.
|
RG No :28654 -RG T. : 22.05.2013
B.No : 2013/1581-K.T: 16.04.2013
15.Başvuru konusu olayda başvurucu, idare mahkemesi hâkimleri hakkında yaptığı şikâyetin işleme konulmaması kararı ve bu karara karşı itirazının HSYK tarafındanreddi işlemi aleyhine bireysel başvuruda bulunmuştur. Anayasa’nın 159. maddesinin onuncufıkrası gereğince HSYK’nın bu kararı aleyhine yargı mercilerine başvurulması mümkündeğildir. Dolayısıyla başvuru konusu işlem, Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığıişlemlerden olduğundan bireysel başvuruya konu olamaz.
|
RG No :28940 -RG.T. :13.03.2014
B.No : 2013 /3912-K.T : 06.02.2014
31.Somut olayda, başvurucunun bireysel başvurusuna konu kararı veren merci, 3568 sayılı Kanun’un 40. maddesi hükümleri uyarınca oda ve birlik seçimlerinde yapılanitirazları kesin olarak karara bağlamak yetkisi bulunan ve ilçe Seçim Kurulu Başkanlığınıyürüten hâkimdir.
32.AİHS’in 6. maddesi de klasik yargı teşkilatında bulunan mahkemelerin dışında kalan ama yargılama faaliyetlerinde bulunan organları da kapsayacak şekilde “yargı yeri”(tribunal) kelimesini kullanmaktadır. AİHM’e göre bir organa kelimenin maddi anlamındayargı yeri özelliği kazandıran, onun yargısal fonksiyonudur (bkz. Belilos/İsviçre, B. No:10328/83, 29/4/1988, § 64) Bu sebeple öncelikle İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının yargısal bir faaliyette bulunup bulunmadığının belirlenmesi, bunun için de söz konusu faaliyetinobjektif içeriğine ve İlçe Seçim Kurulu Başkanlığınca verilen hükmün niteliğine bakmakgerekmektedir. Bunun için öncelikle, yargılama faaliyetinden ne anlaşılması gerektiğinin ortaya konulması zorunludur.
35.AİHM de, AİHS’in 6. maddesinde düzenlenen adil yargılamahakkı bağlamında mahkemeyi, ulusal kanunlarda mahkeme olarak nitelendirilmiş olup olmadığına bakmaksızın, belli bir usul izleyerek ve hukuk kurallarına dayanarak, gerektiğinde devlet zoruyla yerine getirilmesi mümkün olan karar verme yetkilerini elinde tutan organ olarak nitelemektedir (bkz. Sramek/Avusturya, B. No: 8790/79, 22/10/1984, § 36J. İlgili karar organının mahkeme olarak nitelendirilebilmesi için ayrıca dava konusu olayı hem maddi hem de hukuki açıdan inceleme yetkisine sahip olması(bkz. Belilos/ İsviçre, B. No: 10328/83, 28/4/1988, § 70) ve dava konusunu bağlayıcı bir şekilde sonuçlandırma yetkisinin bulunması gereklidir (bkz. Findlay/İngiltere, B. No: 22107/93, 25/2/1997, § 77)
36.Bu tanıma göre yargısal faaliyetin en önemli unsuru, bir hukuki uyuşmazlığın tüm yönleriyle esastan çözümlenerek karara bağlanması ve bu kararın kesin hüküm niteliğitaşımasıdır. Kesin hüküm, davanın tarafları arasındaki hukuki ilişkinin, bütün bir gelecekiçin kesin olarak tespiti veya düzenlenmesi ve aynı davanın hükmün kesinleşmesinden sonra yeniden açılamamasıdır.
38.3568 sayılı Kanun’un40. maddesindeİlçeSeçim KuruluBaşkanının kararlarının kesin hüküm niteliğinde olduğunun açıkça belirtilmesi ve bu karara karşıherhangi bir hukuksal yola başvurma yolunun öngörülmemiş olması, İlçe Seçim KuruluBaşkanının kararlarının yargısal anlamda kesin hüküm niteliğinde olduğunu göstermektedir.
39.İlçe Seçim Kurulu Başkanının yargısal fonksiyon ifa edip etmediğinin saptanmasında dikkate alınması gereken diğer bir unsur da, bağımsızlık ve tarafsızlıktır.
44.Seçim kurulları Anayasa’nın yargı bölümünde yer almadıkları halde, başvuruya konu kararı veren İlçe Seçim Kurulu Başkanı, HSYK tarafından ataması yapılmış,Anayasa’da güvence altına alınan hâkimlik bağımsızlığı ve teminatından faydalanan bir hâkimdir.Buitibarla İlçeSeçimKurulu Başkanlığının yargısal fonksiyon ifa edipetmediğinin saptanmasında dikkate alınması gereken bağımsızlık ve tarafsızlık unsurlarınasahip olduğunu kabul etmek gerekir.
45.İlçe Seçim Kurulu Başkanının yargısal fonksiyon ifa edip etmediğinin saptanmasında dikkate alınması gereken son ölçüt ise “kanunla kurulmuş olma” ölçütüdür. AİHS’in 6. maddesinde yer alan “kanunla kurulmuş mahkemede yargılanma hakkı” Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da önemli bir öğesidir (AYM, E.2002/170, K.2004/54, K.T.5/5/2004). Bununla birlikte Anayasa koyucu, Anayasa’nın 37. maddesinde “Hiç kimse kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz. Bir kimseyi kanunen tâbi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarma sonucunu doğuran yargı yetkisine sahip olağanüstü merciler kurulamaz.” biçimindeki kurala yer vererek yargılamayı yapan mahkemenin yasayla kurulması gerektiğini ayrıca belirlemiştir. Anayasa’nın “Mahkemelerin kuruluşu”’ başlıklı 142. maddesinde “Mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usulleri kanunla düzenlenir” denilerek mahkemelerin yasayla kurulması gerektiğinin altı çizilmiştir.
47.Anayasa’nın 79. maddesinin üçüncü fıkrasında, “Yüksek seçim kurulunun ve diğer seçim kurullarının görev ve yetkileri kanunla düzenlenir” denilmek suretiyle İlçeSeçim Kurullarının yargılama usulleri kanunilik güvencesine bağlanmış,3568sayılıKanun’un 40. maddesinde ise Odaların ve Birliğin organ seçimlerinin aynı Kanun’da yazılıesaslara göre yargı gözetimi altında gerçekleştirileceği söylendikten sonra İlçe Seçim KuruluBaşkanı olan hâkimin görevleri sayılmıştır. Bu itibarla İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının,yargısal fonksiyon ifa edip etmediğinin saptanmasında dikkate alınması gereken kanunlakurulmuş olma unsuruna sahip olduğu kabul edilmelidir.
48.Bütün bu açıklamalar dikkate alındığında, İlçe Seçim Kurulu Başkanının seçim konularıyla ilgili şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin hükme bağlama göreviyönünden yargısal bir faaliyet icra ettiği ve hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığına sahip olduğu kabul edilmiştir. Bu sebeple, seçim konularıyla ilgili şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin hükme bağlama görevi yönünden İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının klasik yargı teşkilatı içindeki mahkemeler dışında kalan ama yargılama faaliyetinde bulunan organları da kapsayacak şekilde Anayasa’nın 36. maddesinde “yargı yeri” olarak belirlenen organlardan olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
63.Açıklanan nedenlerle, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının kararını kanunlardaki usul şartlarına uygun biçimde kesin olarak verdiği ve başkanlığın kararının açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşullarıyönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemezolduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :28567-RG T. : 22.02.2013
B.No : 2012/620 -K.T: 12.02.2013
18.Anayasa’nın hak arama özgürlüğüne ilişkin 36. maddesiyle güvence altına alınan dava yoluyla hak arama özgürlüğü, bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden birini oluşturmaktadır. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin en etkili ve güvenceli yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir. Kişilere yargı mercileri önünde dava hakkı tanınması adil yargılamanın ön koşulunu oluşturur. Öte yandan, Anayasa’nın 125. maddesinde belirtilen idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olması ilkesine göre, idari işlemlere karşı yargı yolu, Anayasa’da belirtilen kimi ayrık durumlar dışında yasalarla sınırlandırılamaz (Anayasa Mahkemesinin 2/6/2011 tarihli ve E.2008/88, K.2011/85 sayılı kararı).
20.6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerin bireysel başvurunun konusu olamayacağı hükme bağlanmıştır. Anayasa’nın 59. maddesinde spor tahkim kurulu kararlarının kesin olduğu ve hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı hükmüne yer verilmiştir.
21.Başvuru, Tahkim Kurulu tarafından verilen disiplin cezasına ilişkindir. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca bu konuda bireysel başvuruda bulunulamaz.
22.Açıklanan nedenlerle, Anayasa ile yargı yolu kapatılan Tahkim Kurulu’nun verdiği disiplin cezasına yönelik başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No : 28875 – RG T. : 07.01.2014
B.No : 2013/850 – K.T : 19.12.2013
26.6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasında Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemlerin bireysel başvurunun konusu olamayacağı hükmebağlanmıştır. Anayasa’nın 59. maddesi ile de spor tahkim kurulu kararları yargı denetimidışında bırakılmıştır.
27.Başvuru konusu olay, profesyonel sporcu olan başvurucunun sosyal güvenlik primlerinin sözleşmeli çalıştığı kulübü tarafından eksik yatırıldığından bahisle ilgili Talimathükmüne dayanarak tarafına serbest transfer hakkı sağlanması talebine ilişkindir.
28.Sporcuların başkabirkulübebonservis bedeli ödenmeksizin transfer olabilmesi imkanı getiren serbest transfer hakkı, Türkiye Voleybol Federasyonu SporcuTescil, Lisans ve Transfer Talimatı’nın 16.1. maddesinde düzenlenmiş olup, spor faaliyetlerinin yönetimine ilişkindir.
29.Buna göre başvuru, Tahkim Kurulunun spor faaliyetlerinin yönetimine ilişkin olarak verdiği bir karardan kaynaklanmaktadır. 6216 sayılı Kanun’un 45. Maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca bu konuda bireysel başvuruda bulunulamaz ( B. No: 2012/620, 12/2/2013, § 21).
30.Açıklanan nedenlerle, Anayasa ile yargı yolu kapatılan Tahkim Kurulunun verdiğikarara yönelik başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönündenincelenmeksizin “konu bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna kararverilmesi gerekir.
|
RG No :28567-RG T. : 22.03.2013
B.No : 2012/171-K.T: 12.02.2013
16.Bireysel başvuru kamu gücü kullanan organların icrai ya da ihmali bir eylemine ya da işlemine karşı yapılabilir. 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (3) numaralı fıkrasındaAnayasa’dan ve bireysel başvurunun niteliğinden kaynaklanan sebeplere dayanılarak “kamu gücü” kavramının kapsamı belirginleştirilmiş; yasama işlemleri ve düzenleyici idari işlemlerin yanı sıra Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasa’nın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler bireysel başvurunun kapsamı dışında bırakılmıştır.
18.Başvurucunun ihlal iddiasının Fransa Cumhuriyeti Devleti tarafından gerçekleştirildiği belirtilen emeklilik maaşında kesinti yapılması işlemine dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Fransa Cumhuriyeti Devletinin işlemine dayalı ihlal iddiası Türkiye Cumhuriyeti Devletine atfedilemez.
19.Açıklanan nedenlerle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından gerçekleştirilen bir işlem, eylem ya da ihmal iddiası bulunmadığı anlaşıldığından, başvurunun diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “Anayasa Mahkemesinin yetkisizliği” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
Son Yorumlar