Bariz Takdir Hatası – Keyfi Yorum Yasağı
|
RG No :29051 -RG.T. : 05.07.2014
B.No : 2013 /7800 -K.T: 18.06.2014
Balyoz
30.Anayasa’daki hakların etkili bir biçimde korunması için, davaya bakan mahkemelerin Anayasa’nın 36. maddesine göre “tarafların dayanaklarım, iddialarım vedelillerini etkili bir biçimde inceleme görevi” vardır (benzer yöndeki AİHM kararı için bkz.Dulaurans/Fransa,B. No: 34553/97, 21/3/2000,§33). AİHM içtihatlarına göre birmahkemenindavayayaklaşımı,başvurucularıniddialarına yanıtvermektenve başvurucularıntemelşikayetleriniincelemekten kaçınmalarınaneden olması halinde Sözleşme’nin 6. maddesi davanın düzgün bir biçimde incelenmesi hakkı bakımından ihlal edilmiş olur (bkz. Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02,11/4/2007, §§ 84-85).
59.Bireysel başvuru yolunda derece mahkemelerinin gerekçelerinin niteliği, ancak açık bir keyfilik veya takdir hatası oluşturduğu ya da makul ve ikna edici açıklamalar içeren bir gerekçe gösterilmediği, iddia olunan eylem ile hüküm arasında “uygun illiyet bağı” kurulmadığı durumlardadenetlenebilir.Derecemahkemesikararlarının,adalet gereksinimini giderecek ölçü ve nitelikte yeterli gerekçe ile açıklanıp açıklanmadığı hususları, adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesince yapılacak denetimin kapsamında yer almaktadır.
61.Savunmaların dayanağını oluşturan ve dijital verilerin güvenilirliğine ilişkin ciddi kuşkular uyanmasına neden olan bilirkişi raporları ve uzman mütalaaları gözetildiğinde, önemli ölçüde, dijital veri ve içeriklerine dayanan İlk Derece Mahkemesince verilen kararın gerekçesi, adalet gereksinimini giderecek ölçü ve nitelikte, yeterli ve makul olarak değerlendirilemez. Bu sebeple “gerekçeli karar hakkı” ihlal edilmiştir.
|
RG No :29064-RG.T. :18.07.2014
B.No : 2013 / 731-K.T : 08.05.2014
23.Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay veolguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz.Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilik içermesi ve bu durumun kendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası veya açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, § 26,12/2/2013).
25.Başvuru konusu olayda Mahkemenin dava konusu sözleşmede yer alan hükmün haksız şart sayılıp sayılamayacağı konusundaki tespiti ve olayın taraflar arasısözleşme kapsamında yorumu kanunun öngördüğü usuller çerçevesinde hâkimin takdiryetkisi içindedir. Derece mahkemesinin bu tespit konusunda verdiği kararda bariz takdirhatası veya açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz.
|
RG No :29064-RG.T. :18.07.2014
B.No : 2013 / 1568-K.T : 08.05.2014
26.Bahsedilen kurallar uyarınca, derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış olayların sübutu, delillerin değerlendirilmesi, hukuk kurallarının yorumlanması veuygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgili varılan sonucun esas yönündenadil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece ve bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermedikçe derece mahkemelerininkararlarındaki maddi vehukuki hatalar da bireyselbaşvuru incelemesinde ele alınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz takdir hatası veya açık keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 26).
|
RG No :290511 -RG.T. :05.07.2014 BALYOZ
B.No : 2013 / 7800 -K.T : 18.06.2014
33.Derece Mahkemeleri, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak geniş bir takdir yetkisine sahiptirler. Özellikletaraflarca ileri sürülen kanıtların kabulü ve değerlendirilmesiönceliklederece mahkemelerinin görevidir (bkz. Van Mechelen ve Diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93, 23/4/1997, § 50). Bu nedenle, açıkça keyfi olmadıkça, belirli bir kanıt türünün kabul edilebilir olupolmadığına, değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermek, Anayasa Mahkemesinin görevi değildir (benzer değerlendirmeler için bkz. Garda Ruiz/İspanya, B.Ko. 30544/96,21/1/1996, § 28).
|
RG No :29037 -RG.T. :21.06.2014
B.No : 2013 / 2814 – K.T : 18.06.2014
49.Diğer yandan, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki kanun hükümlerinin yorumlanmasına ya da maddiveya hukuki hatalara dair hususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Tutukluluk konusundaki kanun hükümlerinin yorumu ve somut olaylara uygulanması da derece mahkemelerinin takdir yetkisi kapsamındadır. Ancak kanun veya Anayasa’ya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delillerin takdirinde açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren bu tür kararların bireysel başvuruda incelenmesi gerekir. Aksinin kabulü bireysel başvurunun getiriliş amacıyla bağdaşmaz (B. No: 2012/239, 2/7/2013, § 49).
52.Dava dosyasının incelenmesinden, başvurucunun tutuklanması için yeterli şüphenin ve tutuklama nedenlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Başvuru dosyasında bunun aksini ifade eden herhangi bir husus da yer almamaktadır. Bu durumda başvurucunun, suç işlediğinden şüphelenilmesi için somut olgu ve bilgi bulunmadığı halde tutuklandığı ve tutukluluğun sürdürüldüğü iddiasının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Tutukluluğun devamına dair kararların ilgili ve yeterli olup olmadığı meselesinin ise tahliye taleplerinin formül gerekçelerle reddedildiği ve uzun bir süredir tutuklu olduğu iddialarının incelenmesi sırasında ele alınması gerekir.
53.Açıklanan nedenlerle,başvurucunun “kuvvetli suç şüphesi ve tutuklama nedenleri bulunmadığı halde özgürlükten mahrum bırakıldığına ilişkin iddiasının “açıkçadayanaktan yoksun olması” sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :29009-RG.T. :24.05.2014
B.No : 2013 / 2228-K.T : 15.04.2014
31.Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derecemahkemelerinin kararlarındaki kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dairhususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Tutukluluk konusundaki kanunhükümlerinin yorumu ve somut olaylara uygulanması da derece mahkemelerinin takdiryetkisi kapsamındadır. Ancak kanun veya Anayasa’ya bariz şekilde aykırı yorumlar ile delil değerlendirmesinde bariz takdir hatası ve açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren bu tür kararların bireysel başvuruda incelenmesi gerekir.
|
RG No :28664 -RG.T. :01.06.2013
B.No : 2013 / 539-K.T : 16.05.2013
44.Yukarıda anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi,hukuk kurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıklailgili varılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konu olamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olması veya adaleti ve sağduyuyu hiçe sayan tarzda açık bir keyfilikiçermesidir.Başvurucular, yargılamasırasında delillerini,iddialarınıveya savunmalarını sunmuşlar, karşı tarafça sunulan delillere ve iddialara itiraz etme imkanı bulmuşlar ve bunlar derece mahkemeleri tarafından gereği gibi değerlendirilmiş ise kanun yolu şikayeti niteliğindeki butürbaşvurularhakkındaaçıkçadayanaktan yoksunluk nedeniyle kabul edilemezlikkararı verilir.Ancak söz konusukurallara uyulsa dahi yargılamanın bütünü incelendiğinde açık bir keyfilik durumu söz konusu ise bu tip şikayetler kabuledilmektedir.Derecemahkemelerince delillerinyanlışdeğerlendirildiği iddiaları yönünden, Mahkeme, temyiz merci olmadığı için inceleme yapmayı gerekli görmemektedir. Bu çerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular açıkça keyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, § 26, 12/2/2013).
45.Başvuru konusu olayda, başvurucu, yargılama sırasında kendi delillerini ve iddialarım sunma fırsatını bulmuş ve bunlar derece Mahkemesitarafından gereğigibideğerlendirilmiştir.Yargılama hukuka uygun ve adil bir şekilde gerçekleştiği takdirde,yargılamasonucunun adil olup olmadığı konusunda Mahkemenin herhangi bir değerlendirme yetkisi bulunmamaktadır.
|
RG No :28711-RG.T. :18.07.2013
B.No : 2012 / 239-K.T : 02.07.2013
49.Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediğisürece derece mahkemelerinin kararlarındaki kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalara dairhususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Tutukluluk konusundaki kanunhükümlerinin yorumu ve somut olaylara uygulanması da derece mahkemelerinin takdiryetkisi kapsamındadır. Ancak kanun veya Anayasa’ya bariz şekilde aykırı yorumlar iledelillerin takdirinde açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren bu türkararların bireysel başvuruda incelenmesi gerekir. Aksinin kabulü bireysel başvurunun getiriliş amacıyla bağdaşmaz. Dolayısıyla incelemenin bu çerçevede yapılması gerekir.
|
RG No :28875-RG T. : 07.01.2014
B.No: 2012 /989 -K.T: 19.12.2013
48.AnayasaMahkemesininbireyselbaşvurulariçinbenimsediğitemelyaklaşımdoğrultusundakuralolarak,bireyselbaşvuruyakonudavadakiolaylarınkanıtlanması,hukukkurallarınınyorumlanmasıveuygulanması,yargılamasırasındadelillerinkabuledilebilirliğivedeğerlendirilmesiilekişiselbiruyuşmazlığaderecemahkemeleritarafından getirilençözümünesasyönündenadilolupolmaması,bireyselbaşvuruincelemesindedeğerlendirmeyetabitutulamaz.Anayasadayeralanhakveözgürlüklerihlaledilmediğisüreceveaçıkçakeyfilikiçermedikçederecemahkemelerininkararlarındakimaddivehukukihatalarbireyselbaşvuru incelemesindeelealınamaz.Buçerçevede,derecemahkemelerinindelillerideğerlendirmesindevehukukkuralınıyorumlamasındabarizbirtakdirhatasıbulunmadıkçaAnayasaMahkemesininbutakdiremüdahalesisözkonusuolamaz.
62.Somutolayda,10/9/2002tarihinde”hırsızlık”suçundanmahkumolanvebeşyıllıkdenemesüresindensonra30/11/201Otarihindeaskerliğesevkedilenbaşvurucu,askerlikhizmetini30/5/2011tarihindetamamlayarakterhisolmuştur.
63.Başvurucunun,yedeksubayadayıolarakalınanaskerlik kararınınuzundönemer olaraktadiledilerekaskerebustatüdesevkedilmeişlemineesas alınması,765sayılıMülgaKanun’un95.maddesininaçıkhükmüneaykırılıkteşkiletmektedir.Zirabaşvurucununişlediğisuçailişkinmahkumiyethükmü,tecilkoşullarınauyulmasınedeniyle,hukuknazarındaesasenvakiolmamıştır.Hukukenvakiolmamışsayılanmahkumiyetin,hükümvesonuçlarını devamettiriyormuşvehayatiyetinikoruyormuşçasınabiridariişlemeesasalınmasınınilgiliidariişlemehukukigeçerlikkazandırdığısöylenemez.
64.Başvurukonusuolayda,başvurucuhakkındaverilenmahkumiyetinteciledilmesininsonuçlarıileilgiliaçıkbirkanunhükmümevcuttur.Buhükmeverilecekolağananlambellidirvebaşvurucubunagörekendisinemuameleedileceğinibeklemektedir.AncakAYİM2.Dairesi,açıkolankanunhükmüneolağanındışındafarklıbiranlamveripbunagöreuygulamayapmıştır.BuuygulamayönündeyerleşmişiçtihatolduğunederecemahkemesikararındabelirtilmişnedeBakanlıkgörüşündeilerisürülmüştür.Dolayısıylaeldekibelgeleregörebaşvurucunundavaaçarken(hukukiyardımdanyararlansabile)açıkkanunhükmündenfarklıbirşekildekendisinemuameleedileceğinibeklemesinigerektirenbirdurumbulunmamaktadır.Bunagöre,AYİM2.Dairesinin3/5/2012tarihveE.2011/1465,K.2012/482sayılı kararındakiyorumu”öngörülemez”niteliktedirve”bariztakdirhatası”içermektedir.
65.Açıklanannedenlerle,başvurucuhakkındayapılanyargılamasırasındahukukkurallarınınyorumveuygulanmasının“öngörülemez”nitelikteolmasıve“bariztakdirhatası”içermesinedeniyleAnayasa’nın36.maddesininihlaledildiğinekararverilmesigerekir.
|
RG No :29136-RG T. : 01.10.2014
B.No : 2013 /3253 -K.T: 16.07.2014
19.Biranayasalhakkınihlaliiddiasınıiçermeyen,yalnızca derece mahkemelerinin kararlarının yeniden incelenmesi talep edilen başvuruların açıkçadayanaktan yoksun ve Anayasa ve Kanun tarafından Mahkemenin yetkisi kapsamı dışındabırakılan hususlara ilişkin olduğu açıktır. Bu kapsamda, bireysel başvuruya konu davadakiolaylarınkanıtlanması,hukuk kurallarınınyorumlanmasıveuygulanması, yargılamasırasında delillerin kabul edilebilirliği ve değerlendirilmesi ile kişisel bir uyuşmazlığa derecemahkemeleri tarafından getirilen çözümün esas yönünden adil olup olmaması, bireyselbaşvuru incelemesinde değerlendirmeye tabi tutulamaz.Anayasada yer alan hak veözgürlükler ihlal edilmediği sürece ve bariz takdir hatası içermedikçe derecemahkemelerinin kararlarındaki maddi ve hukuki hatalar bireysel başvuru incelemesinde elealınamaz. Bu çerçevede, derece mahkemelerinin delilleri takdirinde bariz bir takdir hatasıbulunmadıkça Anayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz (B. No:2012/1027, 12/2/2013, §§ 25-26).
21.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun belirtileniddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz bir takdirhatası da içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlikşartları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabuledilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :29136-RG T. : 01.10.2014
B.No : 2013 /5274 -K.T: 16.07.2014
46.Diğer yandan, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlükler ihlal edilmediği sürece derece mahkemelerinin kararlarındaki kanunun yorumuna ya da maddi veya hukuki hatalaradair hususlar bireysel başvuru incelemesinde ele alınamaz. Tutukluluk konusundaki kanunhükümlerinin yorumu ve somut olaylara uygulanması da derece mahkemelerinin takdiryetkisi kapsamındadır. Ancak kanun veya Anayasa’ya bariz şekilde aykırı yorumlar iledelillerin takdirinde açıkça keyfilik halinde hak ve özgürlük ihlaline sebebiyet veren bu türkararların bireysel başvuruda incelenmesi gerekir. Aksinin kabulü bireysel başvurunungetiriliş amacıyla bağdaşmaz (B. No: 2012/239,2/7/2013, § 49).
56.Anayasa’nın 148.maddesininüçüncüfıkrasıve6216sayılıAnayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunu’nun 45. maddesinin (1)numaralı fıkrası gereğince Anayasa Mahkemesine yapılan bir bireysel başvurunun esasınınincelenebilmesiiçin,kamu gücütarafındanmüdahaleedildiğiiddia edilenhakkınAnayasa’da güvence altına alınmış olmasının yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(Sözleşme) ve Türkiye’nin taraf olduğu ek protokollerinin kapsamına da girmesi gerekir. Birbaşka ifadeyle, Anayasa ve Sözleşme’nin ortak koruma alanı dışında kalan bir hak ihlaliiddiasını içeren başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi mümkün değildir (B.No: 2012/1049,26/3/2013, §18).
75.Somut başvuruda başvurucu, Anayasa’nın 10., 17., 20., 26., 37. ve 38. maddelerinin ihlal edildiğini soyut olarak ve sadece madde numaralarını belirterek ilerisürmüştür. Somut başvuru kapsamında, bahsi geçen haklardan hangisinin hangi nedenle ihlaledildiği ve buna ilişkin gerekçeler ve delillere ait bir açıklamada bulunulmamıştır. Sözkonusu maddelerin ihlal edildiğine ilişkin iddialar yukarıda açıklanan koşulları yerinegetirmeyerekiddialarını temellendirmediğindenbaşvurucunun buiddialarınınesasınınincelenmesi imkânı bulunmamaktadır.
|
RG No :29136-RG T. : 01.10.2014
B.No : 2012 /1105 -K.T: 17.07.2014
27.Adil yargılanma hakkıbireylere dava sonucunda verilenkararındeğil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle,bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucununyargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşıtarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekildeitiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığınçözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğiveya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da bariz takdir hatası veya açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belge sunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucu, yargılama sürecininhakkaniyeteaykırı olduğunadairbirbilgi yadabelge sunmamış olup, başvurucunun mahkemece hukuk kurallarının yorumlanmasının ve verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
|
RG No :29136-RG T. : 01.10.2014
B.No : 2013/4495 -K.T: 17.07.2014
30.Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusu yapılmış maddi olay ve olguların kanıtlanması, delillerin değerlendirilmesi, hukukkurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgilivarılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konuolamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti vesağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumunkendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Buçerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular,bariz takdir hatası veya açıkkeyfilik bulunmadıkça Anayasa Mahkemesince incelenemez (B. No: 2012/1027, 12/2/2013,§26).
36.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Yargıtay kararının bariz takdir hatası veya açık keyfilik deiçermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşullarıyönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemezolduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :29116-RG T. : 11.09.2014
B.No : 2014 /2695 -K.T: 26.06.2014
17.Anayasa Mahkemesi olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki tavsifi ile bağlı değildir.Başvurucu,1/2/2005 tarihi itibarıyla ölüm aylığı almayı hak ettiğini,kendisine ancak 1/2/2011 tarihi itibarıyla aylık bağlandığını, aradaki dönem için geçerliölüm aylığını SGK’nm hatalı işlemi nedeniyle alamadığını ve bu suretle adil yargılanmahakkının yanı sıra mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmektedir.
24.Anılan kurallar uyarınca, ilke olarak derece mahkemeleri önünde dava konusuyapılmışmaddiolay veolgularınkanıtlanması,delillerindeğerlendirilmesi,hukukkurallarının yorumlanması ve uygulanması ile derece mahkemelerince uyuşmazlıkla ilgilivarılan sonucun esas yönünden adil olup olmaması bireysel başvuru incelemesine konuolamaz. Bunun tek istisnası, derece mahkemelerinin tespit ve sonuçlarının adaleti vesağduyuyu hiçe sayan tarzda bariz takdir hatası veya açık keyfilik içermesi ve bu durumunkendiliğinden bireysel başvuru kapsamındaki hak ve özgürlükleri ihlal etmiş olmasıdır. Buçerçevede, kanun yolu şikâyeti niteliğindeki başvurular bariz takdir hatası veya açık keyfilikbulunmadıkça Anayasa Mahkemesince esas yönünden incelenemez (B. No: 2012/1027,12/2/2013, §26).
|
RG No :28924 -RG.T. :25.02.2014
B.No : 2013/2600 -K.T : 23.01.2014
42.Somut olayda başvurucunun davasına esas teşkil eden disiplin cezalarına karşı yargı yolunun kapalı olması nedeniyle bu işlemlerdeki iddia edilen usuli eksiklikler,AYİM tarafından değerlendirmeye tabi tutulamamıştır. Öte yandan başvurucunun,sözleşmesinin feshedilmesine esas teşkil eden disiplin cezalarının yok hükmünde olduğuyönündeki iddiası da AYİM tarafından değerlendirilmiş ve belirtilen işlemlerin yok hükmünde kabul edilmesini gerektirecek herhangi bir hukuki gerekçe bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak AYİM bağlı yetki kuralı çerçevesinde varılan sonuçta herhangi bir hukuka aykırılık görmemiş ve işlemin sebep unsurunun hukuka uygunluğunu, yargı denetiminin kapalı olması nedeniyle denetleyememiştir. Sonuç olarak başvurucunun, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmadığı, aksine yargılama sonucunda verilen kararın adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmakta olup, AYİM tarafından dosya kapsamındaki deliller çerçevesinde yapılan değerlendirmede ve ulaşılan sonuçta bariz bir takdir hatası veya açık keyfiliğe rastlanmadığından, bu noktada Anayasa Mahkemesinin, Yüksek Mahkemenin takdirine müdahalesi söz konusu olamaz.
43.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun, davanın reddine dair kararın adil olmadığı iddiasının temyiz mercii şikâyeti niteliğinde olduğu ve Yüksek Mahkeme kararının açık bir keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun bu yönü itibarıyla, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin ”açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :28940 -RG.T. :13.03.2014
B.No : 2013 /3912-K.T : 06.02.2014
48.Bütün bu açıklamalar dikkate alındığında, İlçe Seçim Kurulu Başkanının seçim konularıyla ilgili şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin hükme bağlama göreviyönünden yargısal bir faaliyet icra ettiği ve hâkim bağımsızlığı ve tarafsızlığına sahip olduğu kabul edilmiştir. Bu sebeple, seçim konularıyla ilgili şikâyet ve itirazları inceleme ve kesin hükme bağlama görevi yönünden İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının klasik yargı teşkilatı içindeki mahkemeler dışında kalan ama yargılama faaliyetinde bulunan organları da kapsayacak şekilde Anayasa’nın 36. maddesinde “yargı yeri” olarak belirlenen organlardan olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.
53.Başvuru konusu olayda başvurucu, Oda seçimlerinde gurupları adına katılmak üzere aday listelerinieksiklikleride tamamlanarak süresinde GenelKurulDivanınaverdiklerini ancak Divanın, listelerin süresinde verilmediği gerekçesiyle başvurularınıreddettiğini ileri sürerek seçim sonuçlarına itiraz etmiştir. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı isegenel kurul toplantı tutanağına göre seçim listesinin zamanında verilmediğinin anlaşıldığıgerekçesiyle itirazı reddetmiştir.Başvurucunun iddialarımevzuatınyorumlanmasına,delillerin değerlendirilmesine ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
54.Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle,bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucununyargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecindekarşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili birşekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya dauyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili İddialarının derece mahkemesi tarafındandinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olanunsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgiya da belge sunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucunun yargılama sürecininhakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmadığı, aksine yargılamasonucunda verilen kararın içeriğinin adil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır(B. No: 2013/2767, 2/10/2013, § 22).
55.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediğianlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönündenincelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğunakarar verilmesi gerekir.
56.Başvurucu ayrıca, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının verdiği kararın kesin olarak verilmesiyle Anayasa’nın 36. maddesinde tanımlanan adil yargılanma hakkının ihlaledildiğini ileri sürmüştür.
61.Anayasa’nın tüm maddeleri aynı etki ve değerde olup, aralarında bir üstünlük sıralaması bulunmadığından, uygulamada bunlardan birine öncelik tanımak olanaklı değildir. Bu nedenle, kimi zaman zorunlu olarak birlikte uygulanan iki Anayasa kuralından biri, diğerinin sınırını oluşturabilmektedir. Hak arama özgürlüğü Anayasa’nm 36. Maddesindedüzenlenmiş ve anılan maddede hak arama hürriyeti için herhangi bir sınırlama nedeniöngörülmemiş ise de mahkemelerin kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılamausullerinin kanunla düzenleneceğini öngören Anayasa’nm 142. ve davaların mümkün olansüratle sonuçlandırılmasını ifade eden Anayasa’nm 141. maddelerinin, hak aramahürriyetinin kapsamının belirlenmesinde gözetilmesi gerektiği açıktır (AYM, E.2006/65,K.2009/114, K.T.23/7/2009).
62.Seçim kurullarının ve başkanlarının kararlarına karşı gidilebilecek şikâyet ve itiraz yollan, inceleme mercileri ve usulü 298 sayılı Kanun’un110-132. Maddelerindedüzenlenmiştir. Oysa somut başvuruda SMMMO seçimleri 298 sayılı Kanun’da belirlenenusulün dışında 3568 sayılıKanun hükümleri uyarınca yapılmıştır. Nitekim 3568 sayılıKanun’un 40. maddesinde İlçe Seçim Kurulu Başkanının kararına karşı herhangi bir kanunyolu öngörülmemiş ve kararların kesin olduğu belirtilmiştir. Söz konusu kuralla, SMMMOve Birlik organlarının seçimlerine ilişkin şikâyetlerin ivedilikle sonuçlandırılması ve birlikorganlarınınbelirlenmesiolduğuaçıktır.Bir başka ifadeile kanun koyucu,önemsizsayılabilecek bazı itirazlardan ötürü verilen kararlara karşı kanun yoluna başvurulmasınakanun ile sınır getirmiştir. Nitekim başvuruya konu Akdeniz İlçe Seçim KuruluBaşkanlığının kararı kanuna uygun bir şekilde kesin olarak verilmiştir.
63.Açıklanan nedenlerle, İlçe Seçim Kurulu Başkanlığının kararını kanunlardaki usul şartlarına uygun biçimde kesin olarak verdiği ve başkanlığın kararının açık bir keyfilikde içermediği anlaşıldığından başvurunun bu kısmının da diğer kabul edilebilirlik koşullarıyönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemezolduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :28897 -RG.T. :29.01.2014
B.No : 2013 /2420 -K.T : 14.01.2014
29.Başvuru konusu olayda, başvurucu, ödeme emrine karşı açtığı davada ve dava hakkında verilen karar üzerine yaptığı itiraz ve karar düzeltme taleplerinde, ihbarnamelerintebliğ edilmediği, kamu alacağının usulüne uygunkesinleşmediği, kantin kiralamaişlemlerinin katma değer vergisinden istisna edildiğinin valiliklere bildirildiği halde kendisihakkında işlem tesis edildiği, emsal mahkeme kararlarında katma değer vergisi tarhiyatıişlemlerinin iptal edildiği hususlarını ileri sürmüştür. Balıkesir Vergi Mahkemesi ise ödemeemrinin dayanağını teşkil eden ihbarnamelerin başvurucuya usulüne uygun bir şekilde tebliğedildiği, uzlaşma görüşmelerinin sonuçsuz kalması üzerine düzenlenen tutanağınbaşvurucuya tebliğ edilmesine rağmen dava açılmadığı ve sonuç olarak kamu alacağınınusulüne uygun kesinleştiği gerekçesiyle ödeme emrine karşı açılan davayı reddetmiş, kararakarşı yapılan itiraz ve karar düzeltme talepleri de Bursa Bölge İdare Mahkemesincereddedilerek, karar kesinleşmiştir.
30.Balıkesir Vergi Mahkemesi, uyuşmazlıkta, ihbarnamelerinin usulüne uygun tebliğ edildiği tespitini yapmış ve ihbarnamelere karşı süresi içinde dava açılmayarak kamualacağının kesinleştiği sonucuna ulaştıktan sonra davayı reddetmiştir. Mahkemenin, davanınesasına yönelik başvurucunun ileri sürdüğü iddiaları, 6183 sayılı Kanun’un 58. Maddesindebelirtilen “böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı” kapsamında değerlendirmeyerek uyuşmazlığı çözüme kavuşturduğu anlaşılmaktadır.
31.Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararın değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle, bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucununyargılama sürecinde haklarına saygı gösterilmediği, bu çerçevede yargılama sürecinde karşıtarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili bir şekildeitiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya da uyuşmazlığınçözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafından dinlenmediğiveya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olan unsurlardandeğerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgi ya da belgesunmuş olması gerekir. Somut olayda başvurucunun, yargılama sürecinin hakkaniyete aykırı olduğuna dair bir bilgi ya da belge sunmamış olup, mahkemece verilen kararın içeriğininadil olmadığı şikâyetini dile getirdiği anlaşılmaktadır.
32.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediğianlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşullan yönündenincelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğunakarar verilmesi gerekir.
|
RG No :28875 -RG.T. :07.01.2014
B.No : 2013 /2954-K.T : 19.12.2013
44.Başvurucu, Hakkâri garnizonuna yapılan atamasının iptali istemiyle açtığı davanın reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüş olup,başvurucunun iddialarının delillerin değerlendirilmesine, mevzuatın yorumlanmasına veesas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
46.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediğianlaşıldığından başvurunun bu bölümünün “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniylekabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :2892 -RG.T. :25.04.2014
B.No : 2013/852 -K.T : 06.03.2014
33.Kanunların geriye yürümezliği ilkesi uyarınca kamu yararı ve kamu düzeni, kazanılmış hakların korunması, mali haklarda iyileştirme gibi kimi ayrıksı durumlar dışında kanunlar, ilke olarak yürürlük tarihlerinden sonraki olay, işlem ve eylemlere uygulanmak üzere çıkarılırlar. Ancak, kanun koyucunun kişilerin lehine yeni haklar sağlayan kanuni düzenlemeleri geçmişe etkili olarak yapma konusunda takdir yetkisine sahip olduğunda kuşku yoktur (A YM, E.2010/82, K.2012/159, K.T. 18/10/2012).
34.Uyarma ve kınama cezalarına yargı yolunu açan yukarıda belirtilen düzenlemeler açısından ise kanun koyucu takdir yetkisini geçmişe etkili olma yönündekullanmamıştır. Bu nedenle anılan düzenlemeler, yürürlüğe girdikleri tarih itibarıyla hükümifade etmekte olup bu tarihten önce tesis edilen ve iptali için süresinde dava açılmayandisiplin cezaları yönünden yeni bir başvuru ya da dava hakkı sağlamamaktadır.
35.Başvurucu, hakkında tesis edilen disiplin cezasına karşıİdariYargılama Usulü Kanunu’nda öngörülen süreler geçtikten sonra Anayasa değişikliğinin halkoyunasunulmaküzereResmi Gazete’deyayımlanmasıüzerineiptaldavasıaçmıştır.Anılandavanın karara bağlandığı tarihte kınama cezalarına yargı yolunu açan Anayasa değişikliğiyürürlükte ise de İdari Yargılama Usulü Kanunu hükümlerine göre süresinde açılmayan bir davanın esasının incelenmesi mümkün olmadığından ve yukarıda belirtildiği gibi geçmişte verilen cezalara yönelik yeni bir dava hakkı da tanınmadığından başvurucunun esasa yönelik herhangi bir iddiasının ve dolayısıyla söz konusu Anayasa değişikliğinin açtığı davada değerlendirilmesi ve uygulanması olanağı bulunmamaktadır.
36.Başvurucu tarafından sunulan ve Danıştay’ın, Anayasa ve Kanun değişikliği göz önüne alınarak işin esası hakkında yeniden bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiylebozduğukararlar ise uyarma ve kınama cezalarına karşı yargıyolunun kapalı olduğudönemde ve fakat süresi içinde açılan, yargı yolunun kapalı olması gerekçe gösterilerek ilkderece mahkemelerince reddedilen ve Anayasa değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonrayargılaması henüz sonuçlanmamış, dolayısıyla işin esasının incelenmesinin mümkün olduğudavalara ilişkindir. Bu nedenle anılan kararlar başvurucunun açtığı dava açısından emsalteşkil etmemektedir.
37.Sonuç itibarıyla, yapılan incelemede Mahkemenin ilgili hukuku uygulamasındavegerekçelendirmesinde bariz takdir hatası ve açıkçakeyfiliktespitedilmemiştir.
38.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediğianlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin”açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesigerekir.
|
RG No :2892 -RG.T. :25.04.2014
B.No : 2013/1436-K.T : 06.03.2014
40.Yukarıda bahsedilen taraflarca getirilme ilkesi gereği hâkimin tarafların getirmediği olayları dikkate alamayacağı açık olmakla birlikte 6100 sayılı Kanun’un 33.maddesi gereği mevcut dava malzemesini inceleyerek uyuşmazlık konusunda karar vermek,yani hukukun uygulanması ve yorumlanması hâkimin resen gözeteceği bir husustur. Bukapsamda dava konusu uyuşmazlığın hukuki nitelemesi ve yorumlanmasıyla buna getirilençözüm hâkimin takdir yetkisi içindedir. Derece mahkemelerinin uyuşmazlık konusununhukuki nitelemesinde ve yorumlamasında açıkça keyfilik bulunmadıkça AnayasaMahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz.
41.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun davanın nitelemesiyle ilgili iddiasınınkanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararlarınınbariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun hak arama hürriyetiyleilgilişikâyetinindiğerkabuledilebilirlikşartlarıyönündenincelenmeksizin”açıkçadayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :2892 -RG.T. :25.04.2014
B.No : 2013/5267-K.T : 06.03.2014
37.Başvuru konusu olayda, isnat edilen suçlarla ilgili olarak mevcut şüphe giderilmeden, suç işleme kastının varlığı incelenmeden mahkûmiyete karar verildiği, birdenfazla suç olduğu kabul edilerek ayrı ayrı ceza tayin edildiği, suç nedeniyle oluşan zarargiderilmiş olmasına ve suça konu eşyanın değeri düşük olmasına rağmen cezada indirimyapılmadığıbelirtilmekteolup,başvurucununiddialarınınözününesasitibarıylayargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
38.Başvurucu, yargılama sürecinde iddia makamının veya müştekilerin sunduğu deliller ve görüşlerden bilgisahibi olamadığına, kendi delilleriniveiddialarınısunmaolanağı bulamadığına,sunulan delillere ve iddialara etkili bir şekilde itiraz etme fırsatıbulamadığına yadauyuşmazlığınçözümekavuşturulmasıylailgili iddialarınınderecemahkemesi tarafından dinlenmediğine ilişkin bir bilgi ya da kanıt sunmadığı gibimahkemenin kararında bariz takdir hatası veya açık keyfilik oluşturan herhangi bir durum datespit edilememiştir.
39.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun iddiasının kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, derece mahkemesi kararlarının bariz bir şekilde keyfilik deiçermediği anlaşıldığından, başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik şartlarıyönünden incelenmeksizin”açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemezolduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :287220 -RG.T. : 27.07.2013
B.No :2013/757 -K.T:13.06.2013
28.Başvuruyakonu olayda kadastro çalışması 1988 yılındakesinleşmiş, başvurucu bu tarihten 23 sene sonra kadastro tespitinde hata olduğunu ileri sürerek AsliyeHukuk Mahkemesi önünde dava açmıştır. Başvurucu kadastro işleminden ne zaman haberdarolduğunu belirtmediği gibi, geçen 23 sene içinde neden başvuru yollarını kullanmadığınadair bir açıklama da yapmamış, bunun yerine kendisiyle benzer durumda olan vakıflar içinhak düşürücü sürenin farklı uygulandığı mahkeme kararlarından bahisle hak düşürücüsürenin kendisi için uygulanmaması gerektiğini ileri sürmüştür.
29.Başvurucu uyuşmazlığa konu taşınmaz bölümüyle ilgili mülkiyet hakkının varlığını gösteren tapu sicili gibi belgeye bağlı somut bir delil sunmamıştır. Başvurucununmülkiyet hakkıyla ilgili iddiası ilk derece mahkemesinin davayı esastan görüşmeye açmasıhalinde ileri sürülebilecek nitelikte ve mahkemenin kadastro işlemini incelemesine bağlı biriddiadır. Somut olaydamahkeme, uyuşmazlığın esasına girerek karar vermemiş, hak düşürücü süre nedeniyle davayı reddetmiştir.
30.Bu durumda başvurucunun iddiasının özünün derece mahkemelerince dava konusu uyuşmazlığa ilişkin hak düşürücü sürenin yorumlanmasında isabet olmadığı ve esas itibariyle yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
31.6100sayılıKanun’un33.maddesigereğihukukunuygulanmasıve yorumlanması hâkimin resen gözeteceği bir husustur. Bu kapsamda hak düşürücü sürenin dava konusu uyuşmazlıkta uygulanması da hâkimin takdir yetkisi içinde ve kanunun açık hükmü karşısında beklenmesi gereken bir sonuçtur. Derece mahkemelerinin kararlarında hak düşürücüsüreninuygulanmasıkonusundaaçıkçakeyfilikbulunmadıkçaAnayasa Mahkemesinin bu takdire müdahalesi söz konusu olamaz.
32.Bununla birlikte başvurucunun dile getirdiği yargı kararları incelendiğinde uyuşmazlık konularının 1936 Beyannamesinde kayıtlı olup kamulaştırma, satış ve trampa dışındaki nedenlerle Hazine, Vakıflar Genel Müdürlüğü, belediye ve il özel idaresi adına kayıtlı taşınmazlarla ilgili olduğu ve 5737 sayılı Kanun’un geçici 11. maddesi uyarınca bu taşınmazların eski maliki olan vakıflara, taşınmazları tekrar kendi adlarına tescil ettirmek
için Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıllık yeni başvuru süresi tanındığı, mahkemelerin bu nedenle 10 yıllık hak düşürücü süreyi dikkate almadığı anlaşılmaktadır. İhtilafa konu taşınmazınmülkiyetikamulaştırılmaksuretiyleHazineyegeçtiğinden mülkiyetin Hazineye geçiş işleminin 5737 sayılı Kanun kapsamında olmadığı açıktır.
33.Açıklanan nedenlerle, başvurucunun hak arama hürriyeti ve mülkiyet hakkına ilişkiniddialarınınkanunyolunda gözetilmesigerekenhususlara ilişkin olduğu,derece mahkemesi kararlarının bariz bir şekilde keyfilik de içermediği anlaşıldığından, başvurunun diğerkabul edilebilirlikşartları yönünden incelenmeksizin“açıkça dayanaktan yoksun olmasi’ nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
|
RG No :28806 -RG.T. : 30.10.2013
B.No : 2013/1586-K.T:18.09.2013
24.Başvuru konusu olayda, başvurucu, tapuda adına kayıtlı taşınmazının imar planı ile spor alanı olarak ayrıldığını ileri sürerek taşınmaza kamulaştırmasız el atıldığı iddiasıyla tazminat davası açmıştır. Olumlu görevuyuşmazlığı çıkarılması sonucu Uyuşmazlık Mahkemesince, taşınmazın spor alanı olarak ayrılmasının imar planı ve buna dayalı imar uygulaması sonucu gerçekleştirildiği, bu nedenle tazminat isteminin tam yargı davası ile idari yargı mercilerinde ileri sürülebileceği gerekçesiyle Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen görev itirazının reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
26.Yargılama, Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından usul şartlarına ve hukuka uygun olarak gerçekleştirilmiş olup, başvurucu derece mahkemelerinde kendi delillerini ve iddialarınısunma fırsatını bulmuş ve bunlar Uyuşmazlık Mahkemesince gereği gibi değerlendirilmiştir.
27.Öte yandan benzer konularda aynı derecedeki yargı mercileri arasındaki içtihat farklılıkları tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemeyeceği gibi, temyiz mercilerinin, uyuşmazlıklara ilişkin olarak, tarafların talepleri ve delilleri arasındaki yorum farklılıkları da tek başına adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde kabul edilemez (B. No: 2012/1056, § 36,16/4/2013).
28.Açıklanan nedenlerle, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarının kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararının bariz bir şekilde keyfilik de içermediğianlaşıldığından, başvurunun, diğer kabuledilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez
olduğuna karar verilmesi gerekir.
30.Hukuk devletinde, kanuni hâkim, tabii hâkim olarak anlaşılmalıdır. Tabii hâkim kavramı ise dar anlamda, suçun işlenmesinden veya çekişmenin doğmasından öncedavayı görecek yargı yerini yasanın belirlemesi diye tanımlanmaktadır. Başka bir anlatımlatabii hâkim ilkesi, yargılama makamlarının, suçun işlenmesinden veya çekişmenin meydanagelmesinden sonra kurulmasına veya hâkimlerin atanmasına engel oluşturur; sanığa veyadavanınyanlarınagörehâkim atanmasınaolanakvermez(Anayasa Mahkemesinin20/11/1990 tarih ve E.l 990/13, K.1990/30 sayılı kararı).
31.Kanuni hâkim güvencesi ilkesi, olayın niteliğine göre, yargılamanın hangi mahkemede yapılacağının önceden belirlenmiş olması ilkesidir. Yargılama, tabii hâkimidışında başka bir hâkim tarafından yapılamaz.
32.Başvurucu, Uyuşmazlık Mahkemesi kararıyla adli yargı yerine idari yargı yerinde dava açmak zorunda bırakılmasının kanuni hâkim güvencesi ilkesini ihlal ettiğini ileri sürmüştür. Uyuşmazlık Mahkemesi, Anayasa ile kurulmuş Yüksek Mahkemeler arasında olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığa hangi mahkeme tarafından bakılması gerektiğine karar verir. Uyuşmazlığın esasına dair karar vermez. Somut olayda Uyuşmazlık Mahkemesince, başvurucu tarafından İdare aleyhine açılan davaya bakmaya idari yargı yerinin görevli olduğu gerekçesiyle, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görev itirazının reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davanın esasını çözecek mahkeme, Uyuşmazlık Mahkemesi kararından veya ihtilafın doğmasından sonra kurulan bir mahkeme olmayıp, görev ve yetkileri daha önceden kanunla belirlenmiş bir mahkemedir. Bu durumun kanuni hâkim güvencesi açısından sorun oluşturmadığı açıktır.
33.Açıklanan nedenlerle, Uyuşmazlık Mahkemesi kararında açık bir ihlal saptanmadığından, başvurucunun bu yöndeki iddiası da “açıkça dayanaktan yoksun” bulunmuştur.
|
RG No :29235-RG.T. : 13.01.2015
B.No :2014 / 1643-K.T: 04.11.2014
24.Başvuru konusu olayda başvurucu, yargılandığı ceza davasında deliller tam olarak toplanmadan karar verildiğini, cezalandırmak için yeterli ve kesin deliller olmadancezalandırıldığını, sunduğu delillerin tartışılmadığını, Yargıtay’a sunduğu delillerin ise hiçbirşekilde dikkate alınmadığını, Derece Mahkemesinin kararının dayanağı olan belgenin sahteolduğunun kendilerince ispatlandığı halde bunun ne İlk Derece Mahkemesince ne deYargıtay’ca dikkate alınmadığını ve tartışılmadığını bu sebeple adil yargılanma hakkının ihlaledildiğini ileri sürmektedir. Derece Mahkemesi ise müşteki ve tanık beyanları, müştekitarafından tutulan tutanak ve getirtilen TİB kayıtları ile adliye santral kayıtları ve diğerbulgulara dayanarak başvurucunun mahkûmiyetine karar vermiş, Yargıtay, başvurucutarafından temyiz aşamasında sunulan savunma delillerine itibar etmemiştir. Başvurucunun iddialarının mevzuatın yorumlanmasına, delillerin değerlendirilmesine ve esas itibarıyla yargılamanın sonucuna ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.
25.Adil yargılanma hakkı bireylere dava sonucunda verilen kararının değil, yargılama sürecinin ve usulünün adil olup olmadığını denetletme imkânı verir. Bu nedenle,bireysel başvuruda adil yargılanmaya ilişkin şikâyetlerin incelenebilmesi için başvurucununyargılama surecinde haklarına saygı gösterilmediğine, bu çerçevede yargılama sürecindekarşı tarafın sunduğu deliller ve görüşlerden bilgi sahibi olamadığı veya bunlara etkili birşekilde itiraz etme fırsatı bulamadığı, kendi delillerini ve iddialarını sunamadığı ya dauyuşmazlığın çözüme kavuşturulmasıyla ilgili iddialarının derece mahkemesi tarafındandinlenmediği veya kararın gerekçesiz olduğu gibi, mahkeme kararının oluşumuna sebep olanunsurlardan değerlendirmeye alınmamış eksiklik, ihmal ya da açık keyfiliğe ilişkin bir bilgiya da belge sunmuş olması gerekir.
26.Açıklanan nedenlerle, başvurucu tarafından ileri sürülen iddiaların kanun yolu şikâyeti niteliğinde olduğu, derece mahkemesi kararının açık bir keyfilik de içermediğianlaşıldığından başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönündenincelenmeksizin “açıkça dayanaktan yoksun olması” nedeniyle kabul edilemez olduğunakarar verilmesi gerekir.
Son Yorumlar