Cezaların Yasallığı

AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ

MADDE 6 Cezaların yasallığı

  1. Hiç kimse, işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre bir suç sayılmayan bir fiil veya ihmalden dolayı mahkum edilemez. Yine hiç kimseye, suçun işlendiği sırada uygulanabilecek olan cezadan daha ağır bir ceza verile­mez.
  2. Bu madde, işlendiği zaman uygar uluslar tarafından tanınan genel hu­kuk ilkelerine göre suç sayılan bir fiil veya ihmal ile suçlanan bir kimsenin yar­gılanmasına ve cezalandırılmasına engel değildir.

TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI (1982)

SUÇ VE CEZALARA İLİŞKİN ESASLAR

Madde 38 – Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç say­madığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemez.

Suç ve ceza zamanaşımı ile ceza mahkumiyetinin sonuçları konusunda da yukarıdaki fıkra uygulanır.

Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur.

Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.

Hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir be­yanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz.

(Ek: 3/10/2001-4709/15 md.) Kanuna aykırı olarak elde edilmiş bulgular, delil olarak kabul edilemez. Ceza sorumluluğu şahsidir.

(Ek: 3/10/2001-4709/15 md.) Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.

(Ek: 3/10/2001-4709/15 md; Mülga: 7/5/2004-5170/5 md.)

(Değişik onuncu fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Ölüm cezası ve genel müsa­dere cezası verilemez. İdare, kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran bir müeyyide uygulayamaz. Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından bu hükme ka­nunla istisnalar getirilebilir.

(Değişik son fıkra: 7/5/2004-5170/5 md.) Uluslararası Ceza Divanına ta­raf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere vatandaş, suç sebe­biyle yabancı bir ülkeye verilemez.

KARAR NO : 1

RG No :29028 -RG.T. :17.12.2014

B.No : 2012 /731-K.T :15.10.2014

  1. 39. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi, hukuk devletinin kurucu unsur­larındandır. Kanunilik ilkesi, genel olarak bütün hak ve özgürlüklerin düzen­lenmesinde temel birgüvence oluşturmanın yanı sıra, suç ve cezaların belir­lenmesi bakımından özel bir anlam veönemesahip olup, bukapsamdakişi­lerinkanunen yasaklanmamışveyayaptırımabağlanmamış fiillerden dolayı keyfi bir şekilde suçlanmaları ve cezalandırılmalarıönlenmekte, buna ek olarak, suçlanan kişinin lehine olan düzenlemelerin geriye etkili olarak uygulanması sağlanmaktadır. (B. No: 2013/849,15/4/2014, § 32).

40.Kamu otoritesinin ve bunun bir sonucu olan ceza verme yetkisinin keyfi ve hukuk dışı amaçlarla kullanılmasının önlenebilmesi, kanunilik il­kesinin katı bir şekilde uygulanmasıyla mümkün olabilir. Bu doğrultuda, kamu otoritesini temsil eden yasama,yürütme ve yargı erklerinin, bu ilkeye saygılı hareket etmeleri; suç ve cezalara ilişkin kanunidüzenlemelerin sınırlarının, yasama organı tarafından belirgin bir şekilde çizilmesi, yürütmeorganının sınır­ları kanunla belirlenmiş bir yetkiye dayanmaksızın, düzenleyici işlemleri ilesuç ve ceza ihdas etmemesi, ceza hukukunu uygulamakla görevli yargı organın dakanunlarda belirlenen suç ve cezaların kapsamını yorum yoluyla genişletmemesi gerekir (B.No: 2013/849, 15/4/2014, § 32).

  1. Hukuk devletinde, bireylerin belirli bir zaman diliminde hangi fiillerin suç olarak tanımlandığı ve hangi cezai yaptırımlara bağlandığını bilip öngöre­bilmeleri, bir başka ifadeyle ceza hukuku kurallarının öngörülebilir ve erişilebilir olması şarttır. Aksi takdirde “Ceza kanunlarım bilmemek mazeret sayılmaz” şeklinde ifade edilen ceza hukuku prensibinin hayata geçirilmesi mümkün olma­yacaktır. Zira ceza sorumluluğu, kişinin fiilinin bilincinde olduğu ve özgür ira­desiyle suç olan bu fiili işlediği varsayımına dayanır. Bu nedenle, kişinin işlediği fiilden sorumlu tutulabilmesi için, hangi fiillerin suç olduğunun kanunlarda açıkça gösterilmesi gereklidir (AYM, E.1991/18, K.1992/20, K.T. 31/3/1992).
  2. Ceza yaptırımına bağlanan fiilin kanunda açık bir şekilde düzenlen­mesi şartı, suç ve cezalara dair düzenlemelerin şeklî bakımdan kanun biçiminde çıkarılmasının yeterli olmadığı, bunların içerik bakımından da belli amacı gerçekleştirmeye elverişli olmaları gerektiğini ifade etmektedir. Bu açıdan ka­nun metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardımalmak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucunbağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkân verecek düzeyde kalemealınmış olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde kanun, muhtemel etki ve sonuçlarınadair yeterli derecede öngörülebilir olmalıdır. Bununla birlikte, kanun metninin tüm sonuç ve etkileri göstermesi her zaman beklenemeyeceğin­den, aranan açıklığın ölçüsü, söz konusu metnin içeriği, düzenlemeyi hedeflediği alan ile hitap ettiği kitlenin statü ve büyüklüğü gibi faktörler dikkate alınarak belirlenebilir. Bu özelliklere sahip kanunun, aynı zamanda kolaylıkla erişilebilir nitelikte olması gerekir (AYM, E.2011/62, K.2012/2, K.T. 12/1/2012).
  3. Öte yandan, suçun işlendiği tarihten sonra kabul edilen lehteki ka­nun hükmünün geriye yürümesi hakkını AİHS’nin 7. maddesinin güvence altına almadığı yönündeki içtihadını değiştiren AİHM, bu ilkenin, Avrupa Te­mel Şartı da dâhil temel bütün metinlerde tanındığını, artık Avrupa ceza hukuku geleneğinin bir parçası olduğunun kabul edildiğini, hukukun üstün­lüğü ilkesi gereğince hâkimin, suç oluşturan eyleme kanun koyucunun orantılı bir ceza olarak belirlediği cezayı vermesinin tutarlı olduğunu, suç işleyene sa­dece suç işlediği tarihte daha ağır bir ceza öngörüldüğü gerekçesi ile ağır bir ceza verilmesinin ceza hukukunun temel ilkelerine aykırı bulunduğunu, bunun aynı zamanda suçun işlendiği tarihten sonra meydana gelen bütün yasal değişiklikleri ve toplumun o suç karşısındaki yaklaşım değişikliğini görmemek anlamına geldiğini, lehte olan ceza hükmünün geriye yürümesi ilkesinin cezaların ön­görülebilir olması gerekliliğinin bir uzantısı olduğunu, buna göre, eğer suçun işlendiği tarihte yürürlükte olan ceza kuralı ile kesin bir hükmün verilmesinden önce kabul edilen bir ceza kuralı farklı ise, hâkimin, sanığın lehine olan ceza kuralını uygulaması gerektiğini belirtmiştir fbkz. Scoppola/ltalya no. 2, B. No: 10249/03, 17/9/2009, §§ 105-109).
  4. NitekimYargıtayuygulamasının dabuyöndeolduğugörülmektedir. Yargıtay’a göre, 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin (2) numaralı fıkrası uya­rınca; sonradan yürürlüğe giren yasanın, bir fiili suç olmaktan çıkarması, suçun unsurlarında veya diğer cezalandırabilme şartlarında, bu suçtan dolayı mahkûmiyetin yasal neticelerinde, ceza ve hatta güvenlik tedbirlerinde değişiklik yapması ve bu değişikliğin failin lehine sonuç vermesi durumunda, yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen suçlar hakkında da uygulanması gereke­cektir. Bu değişiklik, kesinleşmiş ancak infazı henüz tamamlanmamış hükümler ile infazı tamamlanmış hükümler bakımından da söz konusudur (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, E.2011/5-74, K.2011/147, K.T. 28/6/2011; YCGK. E.2008/5-220, K.2009/28, K.T. 17/2/2009).

47.5326 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre. Türk Ceza Kanunu’nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri ka­bahatler açısından da uygulanacak, ancak, kabahatler karşılığında öngörülen idari yaptırımlara ilişkin kararların yerine getirilmesi bakımından derhal uygulama kuralı geçerli olacaktır. Anılan maddedeöngörülen “derhal uygulama” kuralı, idari yaptırım kararının infazı yöntemiyle ilgilidir. Dolayısıyla, infaz aşamasında da olsa, kabahat fiilinin unsurlarına veya yap­tırımına yönelik lehekanundeğişikliklerinde,Anayasa’nın38/1.maddesindedüzenlenen “kanunilik ilkesi “nin sonuçlarından biri olarak 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 7/2. maddesinde yer alan “lehe kanunun geriye yürümesi” kuralının uygulanması gerekir.

  1. 49. Bu açıklamalara göre, başvurucunun eylemine uyan kanun hükmünde yapılan lehe değişikliğin başvurucuya uygulanması gerekirken, bu yöndeki tale­binin reddedilmiş olması Anayasa’nın “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” kenar başlıklı 38. maddesinin birinci fırkasında düzenlenen “suçta ve cezada kanunilik ilkesi” ile bağdaşmamaktadır.

Leave a Reply

Your email address will not be published.